H

Hakkımızda

Hakkımızda

SEBİLE HANIM KONAĞININ TARİHÇESİ

Sebile Hanım Konağı 14 oda 32 yataklı olup 3 katlıdır. Konak Ünye Cumhuriyet Meydanına 3 Dakika Mesafede Olup Deniz İmkanından Faydalanmak isteyen Otel Müşterilerimiz, İçin denize sıfır Sebile Hanım Sahil Otelimizin Plaj İmkanından Faydalanabilir.

Konağı yaptıran Arapzade İsmail Efendi’dir. (Nüfusta “Arapzade” iken, aynı kişi İrfan Dağdelen’in Ünye Doğumlu Osmanlı Devlet Adamları isimli çalışmasında “Azizzade” olarak geçiyor.) İsmail Efendi, babası Arapzade Mehmet Efendi ile birlikte Şam’dan gelip Ünye’ye yerleşen varlıklı bir ailedir. Gelirken yanında heybe dolusu altın getirdiği rivayet edilir.Buraya kadar aktardığımız bilgilerin kaynağı; Ünye Tapu kayıtları ve Hamdi Aktan’dır.

Hamdi Aktan, ağırlıkla annesi Kadriye Aktan’dan öğrendiklerini aktarmaktadır. Kadriye hanım Süleyman Efendi’nin torunudur.Süleyman Efendi, konağın banisi Arapzade İsmail Efendi'nin oğludur.Ünye’de Muhacirin Komisyonu Reisliği yapan Azizzade İsmail Efendi, Ünye'ye ilk geldiklerinde önce başka bir yerde ev yaptırır. Ailedeki yetişkinler ev ocak olunca, yeni bir eve daha ihtiyaç duyarlar. On bir odalı bugünkü Sebile Hanım Konağının inşası bu şekilde başlar.  Ünye'nin yöneticisi konumunda olan Hazinedarlarla komşu olan bu inşaata, Hamdi Aktan’ın ifadesiyle söylersek, başta Hazinedarlar karşı çıkar. Paşalar, konağın yapımına engel olmak istemişse de, İsmail Efendi bu engeli aşarak konağı yaptırmaya muvaffak olmuştur. Arapzade ailesi, daha sonra Hazinedarlarla akraba olacaklardır.

Konağın inşasıyla Ünye cam fanuslu lambalarla tanışır. Konaktaki taş işçiliği, yörede örnek gösterilecek kadar usta işidir.

Evin bir zamanki sakinlerinden Leman İlter şöyle der:

“Büyük bir meyve bahçesinin içinde, üç katlı, 11 odalı bir evdi. En alt katında üç hizmetkar odası, büyük bir sarnıç, çamaşır tekneleri, buğday-pirinç ambarları, bahçede fırın ve su kuyusu, her çeşit meyve ağacının bulunduğu bir bahçeydi. 1937’de 15.000 liraya satıldı.” (Aktaran Hamdi Aktan.)

Konağın ilk sakinleri:Konağın banisi İsmail Efendi ve iki oğlunu konakta ikamet eden ilk kişiler olarak addedebiliriz. İsmail efendinin oğulları; Osman Fehmi Efendi ve büyük oğlan Hacı Süleyman Efendi, daha önce inşa edilmiş olan ve Sebile Hanım Konağından iki sokak yukarıda bulunan evde ikamet etmişlerdir. Bu ev daha sonra Cuhacılara satılmıştır. Evi satın alan Toker ailesidir ve Müfit Toker, ev tapusunu bizzat Osman Fehmi Efendi'nin torunu Feridun Cemal Erkin'den aldıklarını söylemiştir.

Feridun Cemal Erkin (1889-1980)

1930'lu yıllarda Ünye'ye geldiğinde Sebile Hanım Konağı'nda kalan Feridun Cemal Erkin Ünye kökenli ünlü bir devlet adamıdır. İstanbul’da doğmuş olmasına rağmen babası Mehmet Cemal Bey Ünyeli’dir. Konağın ilk sakinlerinden dedesi Osman Fehmi Efendi de Ünyeli olup, Ünye’de görev yapmış Osmanlı Devlet adamlarından biridir.

Uzun yıllar dış ülkelerde ülkemizi temsil etmiş, Dışişleri Bakanlığı ve millet vekilliği yapmış bir devlet adamı olan Feridun Cemal Erkin, kendisinin Ünyeli Pamukoğullarından olduğunu söylemektedir. Kardeşi, "Türk Beşleri" olarak adlandırılan ünlü bestecilerden biridir; Ulvi Cemal Erkin'dir.

Pamukoğlu Ailesi

Feridun Cemal Erkin, yazdığı üç ciltlik anılarında kendini "Ünyeli Pamukoğullarından" olarak tanıtmıştır. (Dışişlerinde 34 Yıl / Anılar-Yorumlar, Ank. 1987, s. 5) Aynı ifadeyi 1965'de seçim nedeniyle Ünye'ye geldiğinde Şirin Ünye gazetesinde yayınlanan Yaşar Karaduman ile yaptığı bir röportajda da kullanır.

"Ünye’nin Erkin Ailesiyle ilk tanışması 1965 seçimleri nedeniyle olmuştur. Feridun Cemal Erkin, Şirin Ünye – Akkuş Sesi Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Yaşar Karaduman’ın röportaj ve haberlerinde yer almıştır. Dönemin gazete arşivlerini görerek Erkin Ailesinin Ünye bağlantısından haberimiz oldu. Arşiv sahibi değerli araştırmacı yazar Yüksel Şen Bey’in 2003 yılında Hizmet Gazetesi’nde yayınlanan “Ünye’de İlkler” adlı yazısında, Feridun Cemal Erkin’in yaşam öyküsü yer almaktadır. 10 Temmuz 1965 tarihli Şirin Ünye Gazetesi’nde, Dışişleri Bakanlığı görevini milletvekilli adaylığı nedeniyle terk ettiği dönemde Feridun Cemal Erkin’in Ünyeli Pamukoğullarından olduğu ifadesine yer verilir."

Neden Pamukoğlu? Bu sorunun cevabını sayın Hamdi Aktan'ın anılarından öğreniyoruz. Hacı Süleyman efendinin eşi Perşembe'nin Mersin köyünden olduğu için "Mersinli Nine" olarak anılmış ve çok uzun (110 yaşına kadar) yaşamış. Çok güzelmiş ve pamuk gibi bir tene sahip olduğundan "pamuğum" diye sevilirmiş. Mersinli ninenin ailesi bu nedenle "Pamukoğlu" olarak anıla gelmiş.

Hamdi Aktan, Feridun Cemal Erkin'le dedelerinden dolayı kuzen sayılır. Dedesinin kardeşi, Hacı Süleyman Efendi'nin üçüncü kuşaktan torunudur. 1993'te, 73 yaşında kaleme aldığı anılarında, 1938 yılında Tıp Fakültesine başladığı yazmaktadır. Bu durumda yaklaşık 1920 doğumludur ve yaşasaydı 97 yaşında olması gerekirdi.

Ulvi Cemal Erkin (1906-1972)

Türk Beşleri olarak adlandırılan ve 1904-1910 yılları arasında doğmuş birinci kuşak bestecilerimiz arasında yer alan Ulvi Cemal Erkin, "Çağdaş Türk Müziği" nin en önemli bestecilerden biridir. Feridun Cemal Erkin’in küçük kardeşidir. Ünye kökenlidir. İstanbul’da doğmuş olmasına rağmen babası Mehmet Cemal Bey Ünyeli’dir. Dedesi Osman Fehmi Efendi de Ünyeli olup, Ünye’de görev yapmış Osmanlı Devlet adamlarından biridir.

Bir öğretmen ve orkestra şefi olarak çağdaş Türk müziğinin sevilmesini ve yaygınlaşmasını sağlayan Ulvi Cemal Erkin, eşi Ferhunde Hanım’la birlikte yurt içinde ve yurt dışında konserler vererek yaşamlarını bu müziğin gelişmesine adamışlardır.

Konağın diğer sakinleri...

Erkin Ailesinin; Çuhacı ailesine satılan bu konak, daha sonra Burhan Artur’un babası tarafından 1937’de satın alınmıştır. Bir dönem Ünye'de önde gelen ticaret erbabı (fındık fabrikası sahibi) olarak Arturlar bu konakta kalmışlardır.

İyice eskiyip köhne hale gelen konakta zaman zaman kalanlar olmuşsa da, son dönemde terk edilmiş konumda bekletilmekteydi.

2008 Yılında Ünye Ticaret ve Sanayi Odası eski başkanı Hasan Şimşek tarafından mülkiyeti satın alınarak, restore edildi. Sebile Hanım Konağı adıyla butik otele dönüştürüldü. Bugün, nostaljik Ünye evlerinin havasını yansıtan ve Nedime Şimşek (Barutçu) tarafından ailesine ait tarihi eşyalarla müze özelliği taşıyan  kültürel bir buluşma noktasıdır. Sadece butik otel olarak değil, geniş bahçesi ve zemin kattaki salonuyla konferans, toplantı ve çeşitli etkinliklerin gerçekleştirildiği güzide bir mekandır. Bahçede, kaybedilen değerlerimizden manolya ağaçları, geçmişten gelen ve günümüze ulaşan kokular sunmaktadır. Konağın adının “Sebile Hanım” olarak verilmesi, konağın son sahibi Hasan Şimşek’in annesinin adını yaşatmak istemesindendir.

Mimari Özellikleri

Diğer Ünye evleri gibi Sebile Hanım Konağı da erken dönem Osmanlı mimarisinden saymak gerekir. Her ne kadar bu tür konakların donanımı ve taş işçiliği geç dönem Osmanlı mimarisini yansıtsa da, mimari tarzı daha çok erken dönem Osmanlı mimarisine girer.

Erken dönem mimarisi veya Bursa üslubu (1299-1501) olarak bilinen bu tarz, başlangıçta Bursa, İznik ve Edirne'de ortaya çıkar. Balkanlara ve şehzadelerin yetiştiği Anadolu şehirlerine ve giderek tüm Osmanlı mülküne yayılır. İmparatorluğun ilk döneminde özel mülkiyetin olmaması nedeniyle daha çok kurumsal yapılarda görülen bu mimari tarz, devlet daireleri, padişah yahut büyük devlet görevlilerinin kaldığı konaklar, kamuya ait camiler, medreseler, hanlar, vakıf  binaları ve çeşmelerde somutlaşır. Kentlerin çoğalması ve kentsel nüfusun artmasıyla, nispeten varsıl konumdaki Osmanlı devlet erkanı da görev yaptığı yerlerde kendilerine ait bu tip yapılar inşa ettirmişlerdir.

Osmanlı mimarisi, bir anlamda Selçuklu mimarisinin devamıdır. Türklerin Orta Asya'dan getirdiği (Semerkant, Buhara vb.) yapı tarzlarının İran, Memluklu, Bizans ve Kırım hanlarına özgü yapılarla kaynaştığı bir tarzdır.

Özetle söylersek, Akdeniz ile Ortadoğu mimari geleneklerinin bir sentezidir.

Klasik dönem Osmanlı mimarisi (1501-1703) ise, kendini Mimar Sinan'da somutlaştıran kamu binaları yahut dini yapılardır. Daha sonraki dönemler (Geç Dönem)Lale devri (1703-1757), Barok dönem (1757-1808), Ampirik dönem (1808-1876) ve Tanzimat dönemi (1876-1922), yine kamusal yapılar ve saraylar biçiminde daha çok İstanbul'da görülen mimari yapılardır.

Sebile Hanım Konağı, Osmanlı devlet adamlarının, kaptanların ve kadı ailelerinin yoğunlukta olduğu Ünye'de, Osmanlı mimarisini yansıtan önemli bir eserdir. Taşınmaz kültür varlığı niteliğindeki bu konak, eski Ünye evlerine örnek teşkil edebilecek düzeydedir.

Diğer Ünye evleri gibi, bahçe içerisinde, girişte taş zemin kat ve üzerinde iki katlı ahşap (yarı kagir) bir binadır. Taş bahçe kapısı ve taş işçiliğiyle bezenmiş sarnıçlarıyla Sebile Hanım Konağı tarihi Ünye evlerinin tipik örneklerinden biridir. Üst katlara çıkılan ahşap merdivenleri geniş, dengeli ve rahattır.

Binanın girişi, çoğu eski Ünye konutlarında olduğu gibi çift taraflıdır. Zemin kat ile üst katın girişleri ayrıdır. Sonradan zemin kat, merdivenle üst kata bağlanmıştır. Evin asıl sahipleri bahçe kapısına yakın kapıdan giriş yaparken, ev sahibinin himayesindeki bir başka aile diğer kapıyı kullanır ve zemin katın b ir bölümünde ikamet ederlermiş. Himaye edilen aile, ev sahibinin hizmetiyle yükümlüdür.

Konağın giriş kısmında taşlık denen bölüm yer alır. Taşlık, binanın giriş kapısından bahçe kapısına kadar uzanan kısımdır. Aynı zamanda binanın içinde de, giriş kapısı çevresine taşlık denir.

Taşlığın ve /veya zemin katın altında, çatıdan akan yağmur sularının toplandığı sarnıç bulunur. Evin su ihtiyaçları sarnıç denen bu depodan karşılanır. (Konağın sarnıcı, maalesef zamana yenik düşmüş, restore edilmesi imkansız halde geldiğinden iptal edilmiştir.)

Sebile Hanım Konağı, mimari olarak Ünye'nin eski konaklarıyla benzerlikler taşır. Revaklı avlusu, bahçesi ve taş bahçe kapısıyla bahçe içindeki yüzlerce evden biridir.

Konağın iç tasarımı çoğu eski Ünye evleriyle aynıdır. Giriş katı taş zeminden oluşan büyükçe bir salon ve himaye edilen ailenin barınabileceği bölümlendirilmiş bir kısım bulunur. Zemin kattan yukarıya ahşap bir merdivenle çıkılır.

Merdivenle çıkılan üst katlar salona ulaşır ve salonun her iki yanında odalar bulunmaktadır. Odalar geniş ve yüksek tavanlıdır. Klasik Ünye evlerindeki mutfak, kiler, nurşit, yüklük ve hamam düzeni bu binada da mevcuttur. Bu düzenin her katta bulunması ve odaların çoğunda ocak olması, birden çok ailenin konakta barınabilmesini sağlar. Ev sahibinin yetişkin çocuklarını evlendirerek konakta ayrı bir hane kurmasına uygundur.

"Kültür Yolu" ve Sebile Hanım Konağı

Kültür Yolu Projesi'nin yolu bu konaktan geçiyor. Ünye ölçeğinde elde kalan tarihi evlerden biri olan Yürürler Konağı'ndan sonra Sebile Hanım Konağı gelmektedir. Mevcut tarihi değerlerin korunması amacıyla, bu binayı satın alarak restore ettiren Sn. Hasan Şimşek, Ünye tarihine ve kültürüne yaptığı katkılardan dolayı hatırlanacaktır. Sebile Hanım Konağı Ünye'nin önde gelen taşınmaz kültür varlıklarından biridir.


ŞEKÜRE HANIM KONAĞI TARİHÇESİ

Sebile Hanım Konağı'nın hemen yanında bulunan Ata Konağımız  8 oda 20 yakalı olup 3 katlıdır.

200 yıllık tarihe sahip olan konağımız 2012 yılında Ünye Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hasan ŞİMŞEK tarafından satın alınan konağımız butik otel olarak  Sebile Hanım Konakları bünyesine katılmıştır.